yansıma, gerçek kadar etkilidir
bir portakal dünyanın şeklini yansıtır, güneşin rengindedir..
bir üzüm tanesi de
ve sen, evrenin bir yansımasısın, kimbilir hangi gerçekliğin...
ne olduğunu tam olarak bilmen o kadar da önemli değil.
önemli ve değerli olduğunu bil yeter
çünkü aynı bir üzüm tanesinin bir cana can katması gibi
varlığın da evrende önemli
çürüme sakın, bozulma!
olgunlaş ve tam tadına var
ve koparılma vaktin geldiğinde,
arkandan çok daha fazlası gelsin
gittiğin yerse, sana teşekkür etsin.
Blogun belli bir konusu yok... Önceden, çeşitli blog denemelerim olmuştu, ama çoğunu sildim, bıraktım... Bu sefer kalıcı olsun istiyorum. Umarım, dilerim, bu blog hep pozitif sinerjili, pozitif frekanslı, ... ve katkı verici de olur... devamı için tıklayınız: http://feridepinarzeybek.blogspot.com.tr/2014/05/blogun-konusu.html
25 Temmuz 2017 Salı
21 Temmuz 2017 Cuma
ağır yükler
NİYE BEN? DIYEN HERKES İÇİN..
Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı.Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. Tırmanacakları yere vardıklarında,neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini takti, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı.
Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslebilecegi bir oyuk buldu.. Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kisi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Branda'nın gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu.Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Tanrı'ya dua edebilirdi yalnızca. Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı.
"Allahım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildigin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardım et."
Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler.İçlerinden biri "Aranızda lens kaybeden var mi?" diye bağırdı.
Brenda'nın sonradan ögrendigine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavasça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmisti.
Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa bunları yazacaktı:
"Tanrım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum.Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar agır. Ama istedigin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım..."
"BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM" demeyin....
sihirli bir değneğim var....
bir sihirli değneğim olsa...
mümkün olur mu değiştirmem birşeyleri
dindirmem gözyaşlarını
artımam kahkahaları gülüşleri sevgileri tebessümleri
kaygıları yok etmem
acıları çiçeklere dönüştürmem
korkuları cesarete
umutları yeşertmem
kalpleri birleştirmem
müjdeleri vermem
sorulara cevap bulmam
arananları bulmam
bulmacaları çözmem
rüyaları gerçekleştirmem
kiri temizlemem
kötüyü dönüştürmem
hastalığı iyileştirmem
kuru dalları yeşertmem
soğuk elleri ısıtmam
donmuş damarları açmam
duran kalpleri attırmam
savaşı durdurmam
akan kana son vermem
sessizliğe melodi olmam
kuru toprağa çiçek olmam ağaç olmam meyve olmam
anlamı bulmam anlamsızlıkta
çareyi bulmam çözümsüzlükte
sihirli bir değneğim olsa
dünya daha güzel dönerdi o zaman
her dönüşü sevgi olurdu barış olurdu mutluluk olurdu
sihirli değneğim yok
bunun yerine dualarım var hayallerim inancım umutlarım
uğraşmam çabam didinmem
koşmam yürümem tırmanmam
eğilmem bükülmem yorulmam
ağlamam yıkılmam bozulmam kırılmam
toparlanıp ayağa kalkmam yine koşmam
daha hızlı daha mutlu koşmam
bunun yerine yüreğim var
hep çarpan hızlı
ve beynim hep arayışta hep düşünen
ruhum var
sonsuzlukta hep
kucaklayan sevgiyi bütünü
sihirli değneğim var
bunlar sihirli değneklerim
sihirli değneğiniz var sizin de
bizim de
onların da
hepimizin
herkesin
sadece iste iste
çözüm olmak iste
ışık olmak iste karanlığa
umud olmak iste
yıldız olmak iste gecede
güneş olmak gündüze
su olmak çölde
sihirli değneğimiz var
var...
pinar
14-15 Kasım 2009
ne fark eder?
ne fark eder
"ne fark eder"
ha dağ başında açan güz çiçeğiyim
ha zambak ya da sarı lale
ya da kirli bir fare
ha dağdaki genç çoban
ne fark eder metropoldeki işkolik olmuşum
ya da berduş bir alkolik
ha ellerim nasırlı çiftçiyim
ha afrikadaki aç çocuk
ha anneyim beş çocuklu
ya da doktorum nöbette
ne fark eder 10 tane diplomam var
ya da 5 dil bilirim
güzel kısa uzun sıska çirkin itici çekici
ya da siyah beyaz sarı zenci
ha çindeyim ha mozambik ya da isviçre
göl kenarında balıkçıyım
ya da tüm gün dikiş diken bir terzi
ya tüm gördüğüm bütün gün yanımdaki şişman iş arkadaşım
ya da tüm gün gördüğüm gökyüzünde bir gökkuşağı
ya aklımda bir melodi
ya da bir formül denklem
ya da bir dedikodu
söyler misin ne fark eder
hepsi aynı diil midir
ona farkı veren benim
bakan iki gözüm
hisseden yüreğim
yoksa yüreğimde bir tını
ya da görmeyi bilmezse bakan gözlerim
sağırsam ruhuma
yaşamışım deneyimlemişim
ne fark eder
yoktur yaşamların arasında bir fark
tek fark vardır o da senaryoyu yazan değil
yöneten de değil
oynayayın gözleridir
oynayanın sözleridir
hayat oyunumda karşıma hangi senaryo verilirse verilsin
ben bu oyunun kahramanıyım
ve ben kendi yaşamımın yıldızıyım
o benim için değerli hiçbir anlamı olmasa da başkası için
ya da çok değerli görünse de başkası için, küçük bir zafer benim için
deneyimlerim ne fark etmez bilirim
gören iki gözüm
atan kalbim ile
önüme hangi senaryo çıkarsa çıksın
ben onlarla hakkından gelirim
yaşam budur
o yüzen adalet aramaya gerek yok bilirim
zengin miyim fakir mi
etyopyalımıyım norveçli mi
kadın mı erkek mi
zeki mi aptal mı
güzel mi çirkin mi
yaşamın hakkından gelmeyi bilenin
deneyimine değer verenindir ödül
gerçeken o yaşamıştır bilirim
o yüzden
yaşıyorum yaşıyorum yaşıyorum yaşıyorum....yolun sonunda dek...
"life is how I perceive but not what I have"
yaşam onu nasıl algıladığımdır, hangi deneyimlere sahip olduğum diil.........
so;
yaşıyorum yaşıyorum
yaşı-yorum
pınar-03/ocak/2009
Türkiyenin sosyal problemleri
Evlilik programları , web siteleri enflasyonu var çünkü evlenmek daha doğrusu önce kendine uygun birini bulabilmek diyim çok büyük bir problem Türkiye'de. Üniversitede okurken bulanlar yırtıyor ya da master doktora vb.. İş yerinde bulmak pek uygun bişey değil malum yürümezse bi taraf işten ayrılmak zorunda da kalabilir bir de iş ortamında genelde herkesin kanka olması daha uygun. Eee geriye ne kaldı. Ev iş Ev iş yaşayan biri için?.. internet programları evlendirme programları.. apps like Swarm Facebook ve türevleri... bir zamanlar icq vardı bado diye bişey var bi de bişiler daha vardı unuttum. Buralarda da sağlıksız "ilişkiler". fotoğrafa bakarak değerlendirmeler, yüzeysellik.... ve bu yüzden Türkiye giderek karaktersizleşti. sürekli sevgili değiştirip aradığını bulamayanlar, kendini erkeklere beğendirmek için diğer kızlarla-kadınlarla yarışa girmekten haftanın 3 günü alışveriş merkezinden, internet alışverişinden ayrılamayıp borç yükü altına girenler, fotoğrafındaki gibi değilmişsin diye ilk buluşmada elenip bunalıma girenler, evlilik programlarında da felaket örnekler gördük... kızla konuştu herşey süper kız güzel de, bir gördü, anında olmaz dedi... sosyal ciddi bir problem bu sevgili bulabilme olayı ancak henüz mercek altına alınmadı. sosyolojik araştırma konusu. vakalar incelense büyük problem ortaya çıkacak... yurt dışına kaçmak isteyen bu yüzden çok çünkü kendini kimseye beğendiremeyen yurt dışında, farklı kültürden olmanın cazibesiyle çok popüler oluyor. Rus kadınlarıyla evlenen binlerce Türk erkeği örneğinde olduğu gibi... materyalizmin giderek herşey olduğu, insanların yemeğinden kesip cep telefonuna kıyafete para ayırdığı , imajın nasıl görünmenin gerçekten kim olduğundan daha önemli olduğu ve dediklerinin 'like' almasının dediklerinin gerçekten önemli olmasından daha önemli olduğu bir gerçeklikteyiz. rating alan insanlar , bolca maske. ve acı çeken depresyona giren bir gençlik. bu durumdan yırtan ise bir azınlık. çoğunluğun genç nesil olduğu Türkiye'de, nasıl bir gelecek bizi bekliyor? Atatürk'ün inandığı gençlik bu değil, buna eminim. maskeleri atmanın zamanı ancak önce sosyal bir değişim yaşamalıyız yoksa gelişmiş ülkelerin altında ezilecek bir nesil yaratırız. damarlardaki asil kanı pek göremiyorum, eğer gerçekten sizde varsa, bence sizde olması yeterli değil; onu hayatınıza da yansıtmalısınız. Yoksa problem tepeden aşağıya doğru mu? o zaman akıntı ters dönsün!
Winners
Vulnerability, sensitivity , empathy ... brings the cosmic power when one is in trouble, despair, pain and ends up in victory ; always
however; vulgarism and inhumane attitude , ends up in failure ; always
in a timeless competition between the two ; the vulgar one may think s/he won the game; however, the one - sensitive fragile one - will win. This is the destiny. this is the rule of the universe.
So; if you want to win; try to understand plants , animals , then the most fragile humans... Then try to win their heart. Try to learn loving, understanding; and start from yourself. Then you may be welcomed to the Winners Club. Let me correct; The Timeless Winners.
test
test ;
melankolik misin coşkulu mu?
acı çekmek için mi dünyaya geldin mutlu olmak için mi?
sevmeyi mi daha çok seversin sevilmeyi mi ?
mutlu olmayı mı daha çok seversin mutlu etmeyi mi?
hep almayı mı daha çok seversin hep vermeyi mi
yeni ruh musun eski ruh mu?
(yeni ruhlar dünyadan değildir)
aşka inanır mısın?
aşkı yaşamak için mi geldin , hissetmek için mi , öğretmek için mi, anlatmak için mi, ifade etmek için mi?
aşka inanmaz mısın? ne zaman intihar etmeyi düşünüyorsun? :)
tekrar dünyaya gelmek ister misin ; istemez misin?
sevenin mi daha çok, düşmanın mı?
bunların sonucunda; kim olduğunu daha iyi biliyor musun?
tamam şimdi bana sor. öyle bir soru seç ki; 1 soruda beni tanı. ne sorardın?
not: kendini bilmeden beni bilemezsin.
gelen soruları aşağıya yazıyorum; her biri farklı varlıklardan.
kadın mısın erkek mi? cevabım: varım.
güçlü müsün kırılgan mı? cevabım: güç ve kırılganlık dünyasal bir kavram. soruyu anlayamadım.
aşk nedir? tanımsız bir renktir. herkesin farklı gördüğü bir renk. derince baktıkça tonu değişen... zaman zaman sese müziğe dönüşen... sürekli var olan bitmeyen bir kaynak gibi... sonsuzluk... zaman zaman kaybolan , bazısına görünen bazısına görünmeyen...Daha Fazlasını Gör
dünyaya bir daha gelirsen, hangi ülkede ve ne yapıyor olmak istersin? adı konmamış bir vadide, bir hafta kendini gösteren bir gelincik olmak isterim ve beni sadece bir insanın fark edebilmesini ancak fotoğrafımı çekip kimseyle paylaşmamasını, sadece beni asla unutmamasını.
BeğenDaha fazla ifade göster · Yanıtla · 27 dk.
hayalin ne? kızımın hep yanında veya yakınında olabilmek, onun mutluluklarını, hayatını onunla paylaşabilmek.. onun hayallerine ulaştığını görebilmek duyabilmek hissedebilmek, onun her yaşına tanık olabilmek, bir yere kadar da olsa... ona mükemmel bir anne olabilmek. ve mutlu bir aile olarak mutlu doyumlu bir hayat sürebilmek... bu önceliğim. sonra; sınırsız bir sürü hayal geliyor. önce bunlar...
istediğini her zaman elde ettin mi? ne istediğimi gerçekten bildiğimde evet.
do re mi fa sol la si : hangisisin? müzik notalarının bitişinden sonraki tekrar işaretiyim.
inanmadığın ne var? öğretilenlerin doğru olduğuna inanmıyorum. herkesin kendi keşfetmesi gereken çok şey var. eğitim bize sadece keşfetme isteğini ve merak duygusunu versin yeter; bilgi zaten insanın içinde.
angi müzik, sadece 1 tür seçsen? beni ağlatabilen tür.
sadece bir çiçek seçsen? kızım.
500 yıl sonra dünya nasıl olacak? 100 yıl sonra hayal ettiğimiz gibi olacak.
Örnek aldığın kişi? bitkiler ve hayvanların her türünü örnek alıyorum; özel yeteneklerini modelliyorum. bukelamunda ustalaştım. kaplumbağa ile güvendeyim. kelebek olarak gizemli bir gücüm var ve aslan olarak savaşlarda güçlüyüm. böcek arı sinek gibi ha...Daha
en sevdiğin yaşın? her zaman çocuk kalmak...
bloga dönüş
yine yazıyorum biraz ara vermiştim.. daha çok facebook'a twitter'a daha önce yazdıklarım, önceki bloglarıma web sitelerime yazdıklarım... bunları aktarıcam aynen kopi peyst.. ve elbette yeni bişiler daha... görüşürüz
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)