25 Temmuz 2017 Salı

yansımanın tılsımı

yansıma, gerçek kadar etkilidir
bir portakal dünyanın şeklini yansıtır, güneşin rengindedir..
bir üzüm tanesi de
ve sen, evrenin bir yansımasısın, kimbilir hangi gerçekliğin... 

ne olduğunu tam olarak bilmen o kadar da önemli değil. 
önemli ve değerli olduğunu bil yeter 
çünkü aynı bir üzüm tanesinin bir cana can katması gibi 
varlığın da evrende önemli 

çürüme sakın, bozulma! 
olgunlaş ve tam tadına var
ve koparılma vaktin geldiğinde,
arkandan çok daha fazlası gelsin 
gittiğin yerse, sana teşekkür etsin.

21 Temmuz 2017 Cuma

ağır yükler

NİYE BEN? DIYEN HERKES İÇİN.. Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı.Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. Tırmanacakları yere vardıklarında,neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini takti, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslebilecegi bir oyuk buldu.. Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kisi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Branda'nın gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu.Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Tanrı'ya dua edebilirdi yalnızca. Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. "Allahım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildigin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardım et." Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler.İçlerinden biri "Aranızda lens kaybeden var mi?" diye bağırdı. Brenda'nın sonradan ögrendigine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavasça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmisti. Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa bunları yazacaktı: "Tanrım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum.Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar agır. Ama istedigin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım..." "BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM" demeyin....

sihirli bir değneğim var....

bir sihirli değneğim olsa... mümkün olur mu değiştirmem birşeyleri dindirmem gözyaşlarını artımam kahkahaları gülüşleri sevgileri tebessümleri kaygıları yok etmem acıları çiçeklere dönüştürmem korkuları cesarete umutları yeşertmem kalpleri birleştirmem müjdeleri vermem sorulara cevap bulmam arananları bulmam bulmacaları çözmem rüyaları gerçekleştirmem kiri temizlemem kötüyü dönüştürmem hastalığı iyileştirmem kuru dalları yeşertmem soğuk elleri ısıtmam donmuş damarları açmam duran kalpleri attırmam savaşı durdurmam akan kana son vermem sessizliğe melodi olmam kuru toprağa çiçek olmam ağaç olmam meyve olmam anlamı bulmam anlamsızlıkta çareyi bulmam çözümsüzlükte sihirli bir değneğim olsa dünya daha güzel dönerdi o zaman her dönüşü sevgi olurdu barış olurdu mutluluk olurdu sihirli değneğim yok bunun yerine dualarım var hayallerim inancım umutlarım uğraşmam çabam didinmem koşmam yürümem tırmanmam eğilmem bükülmem yorulmam ağlamam yıkılmam bozulmam kırılmam toparlanıp ayağa kalkmam yine koşmam daha hızlı daha mutlu koşmam bunun yerine yüreğim var hep çarpan hızlı ve beynim hep arayışta hep düşünen ruhum var sonsuzlukta hep kucaklayan sevgiyi bütünü sihirli değneğim var bunlar sihirli değneklerim sihirli değneğiniz var sizin de bizim de onların da hepimizin herkesin sadece iste iste çözüm olmak iste ışık olmak iste karanlığa umud olmak iste yıldız olmak iste gecede güneş olmak gündüze su olmak çölde sihirli değneğimiz var var... pinar 14-15 Kasım 2009

ne fark eder?

ne fark eder "ne fark eder" ha dağ başında açan güz çiçeğiyim ha zambak ya da sarı lale ya da kirli bir fare ha dağdaki genç çoban ne fark eder metropoldeki işkolik olmuşum ya da berduş bir alkolik ha ellerim nasırlı çiftçiyim ha afrikadaki aç çocuk ha anneyim beş çocuklu ya da doktorum nöbette ne fark eder 10 tane diplomam var ya da 5 dil bilirim güzel kısa uzun sıska çirkin itici çekici ya da siyah beyaz sarı zenci ha çindeyim ha mozambik ya da isviçre göl kenarında balıkçıyım ya da tüm gün dikiş diken bir terzi ya tüm gördüğüm bütün gün yanımdaki şişman iş arkadaşım ya da tüm gün gördüğüm gökyüzünde bir gökkuşağı ya aklımda bir melodi ya da bir formül denklem ya da bir dedikodu söyler misin ne fark eder hepsi aynı diil midir ona farkı veren benim bakan iki gözüm hisseden yüreğim yoksa yüreğimde bir tını ya da görmeyi bilmezse bakan gözlerim sağırsam ruhuma yaşamışım deneyimlemişim ne fark eder yoktur yaşamların arasında bir fark tek fark vardır o da senaryoyu yazan değil yöneten de değil oynayayın gözleridir oynayanın sözleridir hayat oyunumda karşıma hangi senaryo verilirse verilsin ben bu oyunun kahramanıyım ve ben kendi yaşamımın yıldızıyım o benim için değerli hiçbir anlamı olmasa da başkası için ya da çok değerli görünse de başkası için, küçük bir zafer benim için deneyimlerim ne fark etmez bilirim gören iki gözüm atan kalbim ile önüme hangi senaryo çıkarsa çıksın ben onlarla hakkından gelirim yaşam budur o yüzen adalet aramaya gerek yok bilirim zengin miyim fakir mi etyopyalımıyım norveçli mi kadın mı erkek mi zeki mi aptal mı güzel mi çirkin mi yaşamın hakkından gelmeyi bilenin deneyimine değer verenindir ödül gerçeken o yaşamıştır bilirim o yüzden yaşıyorum yaşıyorum yaşıyorum yaşıyorum....yolun sonunda dek... "life is how I perceive but not what I have" yaşam onu nasıl algıladığımdır, hangi deneyimlere sahip olduğum diil......... so; yaşıyorum yaşıyorum yaşı-yorum pınar-03/ocak/2009

Türkiyenin sosyal problemleri

Evlilik programları , web siteleri enflasyonu var çünkü evlenmek daha doğrusu önce kendine uygun birini bulabilmek diyim çok büyük bir problem Türkiye'de. Üniversitede okurken bulanlar yırtıyor ya da master doktora vb.. İş yerinde bulmak pek uygun bişey değil malum yürümezse bi taraf işten ayrılmak zorunda da kalabilir bir de iş ortamında genelde herkesin kanka olması daha uygun. Eee geriye ne kaldı. Ev iş Ev iş yaşayan biri için?.. internet programları evlendirme programları.. apps like Swarm Facebook ve türevleri... bir zamanlar icq vardı bado diye bişey var bi de bişiler daha vardı unuttum. Buralarda da sağlıksız "ilişkiler". fotoğrafa bakarak değerlendirmeler, yüzeysellik.... ve bu yüzden Türkiye giderek karaktersizleşti. sürekli sevgili değiştirip aradığını bulamayanlar, kendini erkeklere beğendirmek için diğer kızlarla-kadınlarla yarışa girmekten haftanın 3 günü alışveriş merkezinden, internet alışverişinden ayrılamayıp borç yükü altına girenler, fotoğrafındaki gibi değilmişsin diye ilk buluşmada elenip bunalıma girenler, evlilik programlarında da felaket örnekler gördük... kızla konuştu herşey süper kız güzel de, bir gördü, anında olmaz dedi... sosyal ciddi bir problem bu sevgili bulabilme olayı ancak henüz mercek altına alınmadı. sosyolojik araştırma konusu. vakalar incelense büyük problem ortaya çıkacak... yurt dışına kaçmak isteyen bu yüzden çok çünkü kendini kimseye beğendiremeyen yurt dışında, farklı kültürden olmanın cazibesiyle çok popüler oluyor. Rus kadınlarıyla evlenen binlerce Türk erkeği örneğinde olduğu gibi... materyalizmin giderek herşey olduğu, insanların yemeğinden kesip cep telefonuna kıyafete para ayırdığı , imajın nasıl görünmenin gerçekten kim olduğundan daha önemli olduğu ve dediklerinin 'like' almasının dediklerinin gerçekten önemli olmasından daha önemli olduğu bir gerçeklikteyiz. rating alan insanlar , bolca maske. ve acı çeken depresyona giren bir gençlik. bu durumdan yırtan ise bir azınlık. çoğunluğun genç nesil olduğu Türkiye'de, nasıl bir gelecek bizi bekliyor? Atatürk'ün inandığı gençlik bu değil, buna eminim. maskeleri atmanın zamanı ancak önce sosyal bir değişim yaşamalıyız yoksa gelişmiş ülkelerin altında ezilecek bir nesil yaratırız. damarlardaki asil kanı pek göremiyorum, eğer gerçekten sizde varsa, bence sizde olması yeterli değil; onu hayatınıza da yansıtmalısınız. Yoksa problem tepeden aşağıya doğru mu? o zaman akıntı ters dönsün!

Winners

Vulnerability, sensitivity , empathy ... brings the cosmic power when one is in trouble, despair, pain and ends up in victory ; always however; vulgarism and inhumane attitude , ends up in failure ; always in a timeless competition between the two ; the vulgar one may think s/he won the game; however, the one - sensitive fragile one - will win. This is the destiny. this is the rule of the universe. So; if you want to win; try to understand plants , animals , then the most fragile humans... Then try to win their heart. Try to learn loving, understanding; and start from yourself. Then you may be welcomed to the Winners Club. Let me correct; The Timeless Winners.

test

test ; melankolik misin coşkulu mu? acı çekmek için mi dünyaya geldin mutlu olmak için mi? sevmeyi mi daha çok seversin sevilmeyi mi ? mutlu olmayı mı daha çok seversin mutlu etmeyi mi? hep almayı mı daha çok seversin hep vermeyi mi yeni ruh musun eski ruh mu? (yeni ruhlar dünyadan değildir) aşka inanır mısın? aşkı yaşamak için mi geldin , hissetmek için mi , öğretmek için mi, anlatmak için mi, ifade etmek için mi? aşka inanmaz mısın? ne zaman intihar etmeyi düşünüyorsun? :) tekrar dünyaya gelmek ister misin ; istemez misin? sevenin mi daha çok, düşmanın mı? bunların sonucunda; kim olduğunu daha iyi biliyor musun? tamam şimdi bana sor. öyle bir soru seç ki; 1 soruda beni tanı. ne sorardın? not: kendini bilmeden beni bilemezsin. gelen soruları aşağıya yazıyorum; her biri farklı varlıklardan. kadın mısın erkek mi? cevabım: varım. güçlü müsün kırılgan mı? cevabım: güç ve kırılganlık dünyasal bir kavram. soruyu anlayamadım. aşk nedir? tanımsız bir renktir. herkesin farklı gördüğü bir renk. derince baktıkça tonu değişen... zaman zaman sese müziğe dönüşen... sürekli var olan bitmeyen bir kaynak gibi... sonsuzluk... zaman zaman kaybolan , bazısına görünen bazısına görünmeyen...Daha Fazlasını Gör dünyaya bir daha gelirsen, hangi ülkede ve ne yapıyor olmak istersin? adı konmamış bir vadide, bir hafta kendini gösteren bir gelincik olmak isterim ve beni sadece bir insanın fark edebilmesini ancak fotoğrafımı çekip kimseyle paylaşmamasını, sadece beni asla unutmamasını. BeğenDaha fazla ifade göster · Yanıtla · 27 dk. hayalin ne? kızımın hep yanında veya yakınında olabilmek, onun mutluluklarını, hayatını onunla paylaşabilmek.. onun hayallerine ulaştığını görebilmek duyabilmek hissedebilmek, onun her yaşına tanık olabilmek, bir yere kadar da olsa... ona mükemmel bir anne olabilmek. ve mutlu bir aile olarak mutlu doyumlu bir hayat sürebilmek... bu önceliğim. sonra; sınırsız bir sürü hayal geliyor. önce bunlar... istediğini her zaman elde ettin mi? ne istediğimi gerçekten bildiğimde evet. do re mi fa sol la si : hangisisin? müzik notalarının bitişinden sonraki tekrar işaretiyim. inanmadığın ne var? öğretilenlerin doğru olduğuna inanmıyorum. herkesin kendi keşfetmesi gereken çok şey var. eğitim bize sadece keşfetme isteğini ve merak duygusunu versin yeter; bilgi zaten insanın içinde. angi müzik, sadece 1 tür seçsen? beni ağlatabilen tür. sadece bir çiçek seçsen? kızım. 500 yıl sonra dünya nasıl olacak? 100 yıl sonra hayal ettiğimiz gibi olacak. Örnek aldığın kişi? bitkiler ve hayvanların her türünü örnek alıyorum; özel yeteneklerini modelliyorum. bukelamunda ustalaştım. kaplumbağa ile güvendeyim. kelebek olarak gizemli bir gücüm var ve aslan olarak savaşlarda güçlüyüm. böcek arı sinek gibi ha...Daha en sevdiğin yaşın? her zaman çocuk kalmak...

bloga dönüş

yine yazıyorum biraz ara vermiştim.. daha çok facebook'a twitter'a daha önce yazdıklarım, önceki bloglarıma web sitelerime yazdıklarım... bunları aktarıcam aynen kopi peyst.. ve elbette yeni bişiler daha... görüşürüz