13 Eylül 2017 Çarşamba

hayal kırıklığı ne demek?


kendi öz kızına karşı egosunu yenememek
kıskandığı için çiçeği öldürmek
can almak
küçük hesaplara yenik düşmek
aldatmak , aldatılmak
büyü yapmak, kendine döneceğini bile bile
nefret kin kıskançlık

başkalarının haklarını çiğnemek

saygısızlık
...
sömürü cinayet tecavüz

...


kibir
sevgisizlik, ilgisizlik
iradesizlik
....

ve insan hayal kırıklığımın sebebi



yıl 2017 ve insan hala büyüyemedi

Kuruluş Ayarlarına dönmek

Sinan Meydan'ın kaleminden:
1923 Kuruluş Ayarlarına Dönmek
Sinan Meydan
İNKILAP KİTABEVİ
TÜRKİYE NASIL KURTULDU, NASIL BATIRILDI,
YENİDEN NASIL KURTULUR?
Kurucu Aklı Anlamak ve Kuruluş Ayarlarına Dönmek
“Kuruluş Ayarlarına Dönmek”, kurucu tecrübeden, Atatürk’ün bağımsızlık ve uygarlık savaşından ilham alarak geleceğe dönmektir.
Türkiye Cumhuriyeti’nde “kuruluş ayarlarına dönüşü” zorunlu kılacak şey, temel kurucu ayarların bozulmasıdır:
1. Eğer ülke yeniden tam bağımsızlığını kaybetmişse,
2. Eğer millet, egemenliğini yeniden birilerine kaptırmışsa,
3. Eğer aklın, bilimin ve çağdaş uygarlığın yerini yeniden hurafeler, boş inançlar ve bağnazlık almışsa,
4. Eğer “Yurtta barış dünyada barış” idealinden vazgeçilmişse, kuruluş ayarları bozulmuş demektir.
Maalesef Atatürk’ün ölümünden sonra bu dört temel kurucu ayar bozulmaya başlamış, bozulma 65-70 yıl devam etmiştir. Son 15 yılda ise bozulma tamamlanmıştır. Çok daha önemlisi, bugün karşıdevrim, Türkiye Cumhuriyeti’ni bambaşka bir yapıya dönüştürmek için kendi kuruluş ayarlarını yapmaktadır.
“Yalnızca ufku görmek yetmez, ufkun ötesini de görmek gerekir,” diyen Atatürk, ufkun ötesini görerek, gelecekte bir gün “kuruluş ayarlarına dönmek” gerekebileceğini düşünmüştü. Gelecekte Türkiye Cumhuriyeti’ni, ne zaman, nasıl ve kimin kuruluş ayarlarına döndürmesi gerekeceğini ise, 1927’de söylediği Nutuk’un sonundaki “Gençliğe Hitabe”de açıkça dile getirmişti. Bu anlamda “Gençliğe Hitabe”, kuruluş ayarlarına dönüş şifresidir.
Bugün hâlâ kurtuluş için, Atatürk’ün, “emperyalizme, sömürüye karşı tam bağımsızlık; bağnazlığa, geri kalmışlığa karşı akılla, bilimle uygarlık; savaşa karşı yurtta barış, dünyada barış” formülünden daha gerçekçi bir çözüm yoktur.
“Görevim bitmemiştir, bitmeyecektir. Ben toprak olduktan sonra da devam edecektir.”
Atatürk, 21 Ekim 1925.