12 Ekim 2014 Pazar

anlamsız güç savaşları

insanlığın evrimleşmesinde bir dönem vardı ki insanlar aralarından bazılarını Tanrılaştırdılar, onları güç timsali yaptılar... sonra tek tanrılı dinlerin istilasıyla insanlık kendisinin Tanrı olduğu düşüncesinden soyutlanıp kendinden ötede varlıklara tapındı ve aracı yaptı ya peygamberi ya meleği ya putu ya büyücüyü medyumu falcıyı... geldiğimiz bugünkü noktada insanlık ilk çağ Tanrıcılığına merak sardı yine... hangi dinden veya dinsizlikten veya inanıştan olursa olsun, teknolojik aletler aracılığıyla veya sınırsız internet boşluğunda yarat bir facebook profil, at bi twit, yaz bi blog, söyle bi dilek, bak isteklerin gerçek olsun; ya da ol bi şirket sahibi ya da genel müdürü, ver emirleri... insanlık, doğaya hayvana hükmettikçe, ya da hükmettiğini sandıkça baktı ki gerçekten güçlü, ve başladı yine güç savaşları... birbirini yönetmekten haz duyan insanlar topluğu olduk dünya üzerinde. ben de geçtim bu yoldan, amacım güç elde etmek değildi belki de, egomu tatmin etmek miydi, ilgi sevgi toplamak isteği miydi fark etmez; şu an geldiğim noktada, insanlığın bugünkü acınası halini izlemekteyim. ve bunun da bir aşama olduğunu düşünüyorum evrimleşmemizde. filmlere bakarsanız; özellikle de fantastik filmlere; uçan kaçan vuran yaratıkımsılar görürsünüz; matrixde her istediğini yapan neo'yu görürüz kurtarıcı rolünde, büyücü çocuk filmleri harry potter serilerin de izledik, ve binbir çeşit fantastik filmde işlenen de bu; üstün gel, yönet, gücü topla. dedim ya ben de geçtim bu yollardan, ben de haz aldım o filmleri izlemekten, peki haydi bakalım şimdi şu sorular nasıl yanıtlanabilir acaba; diyelim oldun bi ülkenin başkanı, sonra da oldun tüm ülkelerin başkanı; veya oldun büyüük bir manevi lider, ya da oldun her istediğini yapan bir büyücü; ooo herkes hayran sana, her istediğini veya herkesin her istediğini yapabiliyorsun, ya da reklamcı-şirket sahibi-vb işlerinde, insanları manipüle etmekten hoşlanıyorsun ve paralar kazanıyorsun karşılığında servetler; paralarla oyunuyorsun... sonuç ne; hadi bakalım sonuçlara: para di mi en çok istediğin tamam diyelim dünya serveti senin oldu; her yer senin oldu, yatlar, katlar, araziler, adalar, denizler, hımm tamam. ne olmuş? ne yapacaksın, sadece daha fazla konfor. açıl diyince açılan buzdolabı, içi ev gibi lümuzin, konforlu uçaklar, ... servet işte. hımm demek sadece biraz daha konfor. tamam diyelim insanları da yönetebiliyor ve istediğini yaptırabiliyorsun; sanki tüm insanlık ordun da sen de baş komutanı gibi. pöh, valla bi bilgisayar oyunuyla da bu duygu tatmin edilebilir. konfor duygusunu da bir gün bir milyon yıldızlı bi otelde kalarak tatmin edebilirsiniz. yani demek istediğim güç sahibi olma arzusu ve sonuçları, bir insanın bir günde yaşayıp tatmin olabileceği bir duygu. hıı bi de sonsuzluk merakı var; hayır ruhlar zaten sonsuz, dünya üzerinde sonsuz olmayı kim ister ki; binbir gerçeklik varken, sadece dünya üzerine sıkışıp burada mı sonsuz olmak istiyorsunuz, valla çok şey kaçırıyorsunuz o zaman. diyelim uzun yaşadın çok sağlıklısın dünyada; hıı bu demektir ki daha fazla patates kızartması yiyebilceksin, daha çok sevişeceksin, daha çok film izleyecek kitap okuyacak daha çok seyahat edebileceksin. demek istediğimi anladınız mı.. dünyada doğup yaşamayı; konfor, güç, haz sahibi insanlar olmaya indirgeyen bir düzendeyiz. bu ilizyonu kırabilenler var elbette. demek istediklerimi çok genişleterek özden uzaklaşmak istemiyorum; özetlemek istediğim, bu dünyada deneyimleyeceklerimiz, kendimize yaptığımız katkılar; bi elimizi şıklattığımızda gerçekleşen hayallerle sınırlı değil, bunlar çocukluk masallarında bolca hissedildi zaten. anlam, bundan daha derin. burası, güç savaşlarında olan insanlar topluluğu gibi görülebilir; doğaya hayvana da hükmetmeye çalışan insanlar sadece birbirine değil; ancak gidişattaki güç savaşlarına kendinizi gerçekten kaptırıp kaptırmak istemediğinizi de kendinize bir sorabilirsiniz. ben sordum; şimdi de soruyorum ve istediğim bu değil. hayatın doğduğumuzdan beri bize dayattığı egosal gerçeklik bu olabilir; ama anlamın daha derinlerde olduğunu fark ederseniz ya da yaşamınız size bunu bir şekilde fark ettirirse, o zaman sizinle buluşmuşum demektir; ilizyonu kıranlar, sesini bulanlar, anlamı keşfedenler topluluğunda. ve dileğim, amacım; gerçek anlamı bulanları bulmam ve onlarla dostluğumu, arkadaşlığımı sürdürmem; eğer kaldıysa dünya üzerinde onlardan... güç savaşında kaybolmamışları kastediyorum... güç savaşlarını izleyen, anlamsız bulan ve bu girdapta kaybolmamışları kastediyorum... ya da benim gibi, o girdaba girmiş ama sıyrılmış şans eseri ya da ruhunun yol göstericiliğiyle... evet, bir gerçeklikteyiz dünya üzerinde, almış başını gitmiş güç savaşaları; ilk çağ Tanrıcılığını oynamaya meraklı herkes; anlamı yüklemiş hükmetmeye sahip olmaya yönetmeye elde etmeye; bu düzenin parçasıysam da, oynuyorsak da bir rol bir isim bir soyad bir cinsiyet bir aile bir iş bir hobi birkaç evcil hayvan bir çevre muhit şehir ülke belli gerçeklikler ve güç savaşı düzeninde hem ekonomik hem sosyal hem ruhsal olarak; anlamı yakaladım, anlamı hissediyorum; ve hangi düzen ve gerçeklik gelir geçerse de olsun tınımı bulmaktan ve oyuncuların geçici düzenlerin içinde bile anlamımla kalabilmekten mutluyum. güç savaşlarını anlamsız buluyorum ama bu gerçeklikleri değiştirme misyonlarını da geride bıraktım çünkü bu da başka bir güç savaşından başka birşey değil. var oluşun ve anlamı bulmanın tınısındayım ve herkesi anlıyor ve kimseyi suçlamıyor yargılamıyorum... sadece günümüzün anlamsız güç savaşlarının farkına vardım ve anlamımı bulmamla aynı vakitlere rastladı. yazımı bitirirken, ne bir dilek diliyorum ne de bir istek, sadece mutlu olduğumu paylaşmak istiyorum; ve eğer siz de anlamsızlıkta anlamını bulmuş bir şahıssanız, merak etmeyin mutlaka sizinle de buluşuruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder