78'i niye severim?
önce şunu söyleyeyim, dünyadaki her sayıyı, her rengi, her ayı, her mevsimi... severim...
Ama mutlaka, elimizde diil ki, her insan, bazı alanlarda algıda seçicilik yapabiliyor...
Örneğin, doğduğu güne, aya, yıla, doğum tarihine; ya da özel günlerine (evlilik yıldönümleri, bazı özel günler hayattaki vb.) de algıda seçicilikle yaklaşabiliyor...
78'e de bunu yapıyorum. 1978'de doğduğum için 78 sayısını seviyorum. Tesadüf ki, Türkiye Turkcell cep numaramın da son hanesi 78 :)
doğduğum yılın son rakamı 8 sayısını yandan yazdığınızda sonsuzluk demek oluyor. Zaten doğum da sonsuzluk demekmiş, ölüm gibi... Çünkü doğduğumuzda da sonsuzluktan geliyoruz; öldüğümüzde de sonsuzluğa gidiyoruz; arada dünyadaki bu serüvenimizde de, insan formumuzdayken, sonsuzlukla da her an bağlantıda yaşıyoruz :)
1978 yılında beraber doğduğum yıldaşlarımla da, taa anaokulundan üniversitelere kadar hayat serüveninde paylaşımlarım oldu... eee şimdi internet var, zaten paylaşımlar için aynı yılda doğmaya bile gerek yok. Okul çevresinde üniversite sona kadar arkadaşlık çevresi yıldaşlarla ya da yakın yıllardakilerle çevrelense de, günümüzdeki internet çağında, hepimiz yıldaş olduk sanki...
Yani, yıldaş diil, internetdaş olduk.
hangi yılda doğarsak doğalım; internetin sonsuz dünyasında, hepimiz sayılar gibi, internetin de sonsuzluğunu paylaşıyoruz...
dileğim; sayıların, internetin sonsuzluğunda; ruhlarımızın sonsuzluğunun kaybolmaması...
çünkü mekanik dünya, dijital dünya çökebilir... her şey bu dünyada her an bitebilir... ama ruh'larımız gerçek anlamda sonsuz; dünya'da yarattığımız gerçeklik dediğimiz ama aslında sadece yapay yaratım olan gerçekliklerin sonsuzluğundan, çok daha gerçek bir gerçeklik...
ben de o gerçekliği öğrenmeye can atıyorum (hayatımızda ve insan formumuzdan ruhumuzla ulaştığımız kadarıyla diil ; hani var ya Matrix'de söylendiği gibi, asıl gerçeklik işte) ... hayatımızda her an, asıl gerçeklikten sinyaller geliyor bize; ama biz kendi yarattığımız ve içinde resmen kaybolduğumuz bu yapay gerçeklikte; asıl gerçekliğin sinyallerini kaçırabiliyoruz...
dünya, yapay gerçekliklerle sürebilir; tabii ki, bizi hayvandan ayıran özellikler bu sosyal dünyamız; ve yarattığımız bu dünya düzeni... ama dileğim; bu düzenin, her açıdan, sonsuzluğumuzla bağlantıdan kopuk olarak daha fazla ilerlememesi... biz ona sevgi demişiz, şefkat demişiz; ve türlü sıfatlarla anlamlandırmışız; o yüreğimizdeki ruhumuzun derinlerindeki gerçekliği... işte eğer o, hayatın her alanında, entegre olursa yaşamımıza; bu dünyanın dertlerinin bir bir azalacağını hissediyorum... ve belki o zaman, yeni doğan bebekler; sonsuzluklarından getirdikleri mucizeleri, hayatlarındaki yapay yaratılmış dünyada kaybetmek zorunda kalmayacaklar... ve o zaman kimbilir, dünya gezegeni neye dönüşecek... bunu bu yaşamımızda biz, 78daşlar göremesek de (ki belki de görürüz), en azından bunun gerçekleşmesinde tohum atabilir, ya da tohum atacak nesillere bir umut ışığı, ya da bir ipucu bırakabiliriz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder