Sevgili Babacığımın da babalar gününü kutluyorum, bugün boyununa sarılıp da kutladım.
Babalar denince, ne anlarız...
Hep annelere analara odaklanırız, onlar bizi taşıdığı için 9 ay rahminde, ya da taşımayanlar için de evlatlarına olan düşkünlüklerinden biliriz onların değerini. istisnalar olsa da, annelerin evlatları için yapmayacakları şey olmadığını da biliriz, o ne ana yüreğidir...
ama Babalar çoğunlukla, eve ekmek getiren, evi koruyan, kalenin güvenliği gibi görülür. çocuklarına rehberlik etse de, rol modeli olsa da, onların genellikle sanki analar gibi kaleyi içten koruyan değil, dışa karşı siper görevi gören vazifeleri vardır. çünkü evrimleşme o şekilde olmuş ilk insandan beri. avlanan erkek, koruyan erkek; çocuğu büyütense kadın. anatomik olarak da, kadının görevi çocuğu taşımak rahminde, o rahminde taşırken, erkek avlanıp yiyecek getirmeye devam ediyor.
günümüzde anatomik roller sürse de, sosyal roller oldukça değişti. insan bilinci, sadece anotomisine göre yapılanmayabileceğini keşfetti. ana hala ana, analık duygusu hala aynı, ama artık kadınlar, evladına hem ana hem baba olabiliyorlar gerektiğinde; ya da babalar hem analık hem babalık yapabiliyorlar. bu duygusal anlamda da geçerli, sosyal yaşamsal anlamda da. anatomik olarak bunun aksi mümkün değil. ama analık duygusunu, bebeğini 9 ay karnında taşıyarak hormonal olarak kazanmak diye de bir gerçek yok, olay sadece hormonlar da değil. ana olsa da, bu vazifeyi hak etmeyecek ne insanlar biliyoruz, onları da yargılamak istemiyorum kimsenin gerçeğini bilmeden, ama her anne de analık vasfında olamayabiliyor. ya da ana yüreği gibi sıcak yüreği babasında bulabilenler var ya da ikisinde de.
ne yazık ki, istemeden de olsa evladına kötülük yapan babalar da var; eğitimsizlikten cahillikten, yanlış davranabiliyorlar evlatlarına. ya da çok eğitimli olsalar da, ya da görgülü; çok daha eğitimsiz hatta cahil bir babanın evladına yaklaşımı gibi bakamayabiliyorlar evlatlarına ve onlardan bile kötü yetiştirebiliyorlar ya da davranabiliyorlar.
yaradılışımızda insan kromozomlarını hem fizyolojik babadan hem fizyolojik anadan alıyor ve bebek oluşumu için kadına ve erkeğe ihtiyaç var. ama gerçek anneliğin ve babalığın, fizyolojiden çok öte olduğunu düşünüyorum. birini tanımıştım, evlatlık olduğunu söylemişti, ve ne fizyolojik annesini ne de fizyolojik babasını tanımıyordu, adını ülkesini bile bilmiyordu onların. ama onu bebekliğinden beri yetiştiren aileyle bağları vardı. kan önemli olabilir, ama yürek bağının daha önemli olduğunu düşünüyorum. ve ikisinin birlikte olması da herkese nasip olamıyor bu dünyada ne yazık ki.
tekrar tüm gerçek babaların babalar gününü kutlarım, evladına yürek bağıyla bağlı olanların yani. ve kendi öz babamın babalar gününü de tekrar kutlarım. 1 annem, 1 babam, 1 ablam oldu bu hayatta biyolojik anlamda; ve çok şükür ki, baba anne kardeş sevgisini sonuna kadar yaşadım. bu bana çok büyük bir hediyeydi Tanrı'dan, O'na da çok teşekkür ederim, bu duyguyu bana yaşatan bir aileye düşürdüğü için beni, ya da nasıl gelişiyorsa işte işler, dünya gezegenine gelmeden önce. Ya da ailem benim ruhumu mu çağırdı ya da sipariş etti ise, nasıl olduysa işte bilemediğimiz 'önce'. nasıl 'sonra'mızı bilemiyorsak henüz; 'önce'mizi de bilemiyoruz bu yüzyılda dünya üzerinde. belki de herşeyi biliyor insan ama bilinç üstüne çıkaramıyor, bundan da emin değilim. yine de dünya üzerindeki Feride Pınar Zeybek olarakki bu deneyimimde (önceden dünyada deneyimim oldu mu, sonra da olacak mı, bunu da bilinç üstünden bilemiyorum), bu sevgileri doyasıya yaşadığım için teşekkür ediyorum aileme. Babacığımın da hataları olmuşsa, benim de evlat olarak oldu, onu da çoktaan affettim zaten, o da beni affetti olmuşsa hatalarım.
sevgiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder