yabancı müzik sevmediğinden bahsetmişti, nedeni sözlerini anlamadan ne anlamı varmış ki...
ona dediğimi hatırlıyorum, ben sözlerine hiç dikkat etmeden dinlerim hem yabancı müzikleri hem türk müziklerini
ondan sonra da dikkat etmiştim, gerçekten sözlerine dikkat ederek, sözünden dolayı şarkıyı seven de çok insan vardı...
benim için öncelik hep müzik, ses olmuştur yani; ezgi melodi beste aranjman ve söyleyenin sesi...
bazen hem sözlerinden inanılmaz etkilenip hem müziğinden de inanılmaz etkilendiğim şarkılar oluyor
onlar tam onikiden vuruyor işte.
klasik müzik eserlerinde, spiritüel ya da new age şarkıların sözsüz olanlarında da zaten sadece müziğe bakıyorum.
ama şimdi aklıma takılan bir soru;
nasıl oluyorda sevdiğim şarkıların çoğunluğunda, sözler de çoğu zaman sevdiğim sözler olabiliyor
belki söze göre beste yapıldığı için olabilir; bazı besteciler öyle yaparmış
belki de bestenin ezginin çağrıştırdığı çağırdığı sözler ona yazıldığı için de olabilir
ya da besteci o anda, sözüyle yaptığı için bestesini,
o zaman söz de müzikle aynı anda doğmuş oluyor.
ama rap müziklerinde bile, daha sözünü bile ne dediğini bile bilmememe rağmen müziğinden dolayı çok sevdiğim şarkılar da var, belki sözüne baksam sevmeyeceğim.
neyse; dediğim gibi; önceliğim müzik ezgi hep müzik konusunda ve ses.
bazı kişilerde; şarkıcıyı sevdikleri için ya da müzik tarzını, ya da sözlerini, farklı öncelikler olabiliyor.
sevdiğim müzik ve ses olunca öncelik; her tür müziğe ve sese de açık olabiliyorum böylece.
yazdıklarımla başlığım pek uymadı;
niye müzik dinleriz, demişim başlıkta.
şimdi bunun cevabına devam edeyim;
tabii ki en bildiğim kendim olduğum için,
çıkış noktam kendim olacak;
bazen, sessliğiniz, kendi iç sesiniz, hayatın monotonluğunda sıkıcılığında, ya da renksizliğinde,
coşku isteyebilir, ya da romantizm, ya da hüzün, ama duygu ister..
ve duygularınızı uyandıracak da müzik olur çoğu zaman;
sizi anında en mutlu ya da en hüzünlü ya da en duygusal zamanlarınıza götürebilir;
hem o müziği dinlerken yaşadığınız olumlu duyguları geri getirmesi açısından (çapalama deniyormuş psikolojide)
hem de müzikle hissettiğiniz algılarınızın harika olabilmesi açısından.
ya da size hiç hissetmediğiniz duygular hissettirebilir daha önce hissetmediğiniz.
bu kendi iç sesinizi, kendi algılarınızı sevmiyorsunuz anlamına da gelmiyor.
benim için bazen, mesela yürüyüşte müzik dinlemek;
sadece yürüyorum gibi de olmuyor;
yürüyüşüme anlam da katıyor
sanki kısa bir klip çekimi oluyor
hatta bir sürü video klip gibi oluyor
ya da his değişimlerimden dolayı
zorunlu bir spor yürüyüşü gibi de olmuyor
insanlar niye müzik dinler de o kadar genel bir soru olmuş ki yani;
zaten araştırma anket yapılarak da bilinebilecek bir konu
ama yanıtlardan bazısı şu olabilir;
- an'lara anlam katar
- kendimi ifade etmektir
- yalnızlığımı gideririrm
- sadece sevdiğim için
- müziksiz dünya ne sıkıcı olurdu üff hayal bile edemiyorum
- .....
bu üstteki cevaplar, benim de katıldığım cevaplar...
ama, enstrüman çalma, şarkı söyleme geçmişi olan ve müzik kulağı çok güçlü biri olarak şunu söyleyebilirim ki; bazen insanın çalmayı söylemeyi sevdiği şarkılar da en çok dinlemeyi sevdiği şarkılar oluyor. ama ilginç bir şey oldu; bazı şarkı yazma denemelerim oldu (beste demeyeceğim çünkü gittiğim bir şarkı yazma teknikleri kursunda hocamız bize, beste yapmanın çok kapsamlı olduğunu ve bi melodi tuturmaktan çok öte olduğunu anlatmıştı; ama beste yapmak sözünü, şarkı yazma terminolojisinden daha pratik bulduğum için ve günlük hayata şarkı yazma lafı henüz geçmediği için günlük hayatta kullanıyorum). ve bu şarkı yazma denemelerimde de ilginç olsan, benden çıkan şarkılar, hiç de söylemeyi ve dinlemeyi sevdiğim şarkılardan olmadı :) bestelerimi söylerken sevsem de... yani milyon tane şarkı sevsem de söylemeyi ya da dinlemeyi ya da ikisini de; iş besteye gelince, hiç tahmin etmediğim şeyler olabiliyor. geçen ay bikaç tane, 20-30 saniyelik minik şarkılar çıktı benden, ama dinlediğim söylediğim tarzlardan pek değildi ama sevdim tabii söylerken de.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder