cesurların sevmediği sözcük
süperkahramanların ise lügatında olmayan
ama insanların çoğunda var olan sözcük; korku.
patolojik korkuları saymazsak,
en korkusuzlarda bile olabiliyor korku.
dünyanın en zengini bile servetini kaybetmekten korkar
küçücük bir çocuk için bile en sevdiği oyuncağını kaybetmek korku olabilir çünkü arasında bağ yapmışsa, hiçbir yenisi onun yerini tutamaz
sahtekarlar, foyalarının ortaya çıkmasından korkarlar
yalancılar da yalanlarının
sevenlerin çoğu ayrılıktan korkar
kötü anne babaların çocuklarında anne baba korkusu olabilir
ya da berbat öğretmenlerin öğrencilerinde öğretmen korkusu
ya da korkunç din adamlarının kafasını ütülediği kişilerde, eğer kendi akıllarını bilinçlerini kullanmadılarsa tanrı korkusu vardır
hollywood starları için yaşlılık kırışıklıktır korku
magazinin gündemini işgal edenler için ise gündemden düşmek fotoğraflanmamak izlenmemektir korku
kimi rezil olmaktan korkar ya küçük ya büyük, ya topluma ya da bilmem kime
kimi hayallerinin gerçekleşmeyeceğinden korkar
kimi de hamamböceklerinden.
piyanist kulağına parmaklarına birşey olmasından korkar
koşucu içinse ayaklarına birşey olmasıdır korku
bazen yalnızlıktır korku; bazen ise kalabalık
bazen yüksekliktir korku; bazen ise derinlik
herkes mentalitesine göre, ruhsal seviyesine göre, kişiliğine göre birşeylerden korkar
ya da yaptığı işe göre, hayattaki tutkusuna göre
yere zamana mekana göre de, yaşa göre de korkulanlar korkular değişir
biraz da doğrudur korku yerine göre,
çünkü korkusuzluk fazla ya da zamansız risk aldırabilir
aşırı korku gibi aşırı korkusuzluk da hata yaptırabilir
ama korkularımız bize ip ucudur çoğu zaman
eğer psikiyatrik kökenli değilse korkularımız;
bize neleri serbest bırakmamız gerektiğini gösterir çünkü
onlardan kurtulursak özgürleşebiliriz
ablam bir söz söyledi geçen ay içinde;
"güzelliğine güvenme sivilce yeter, parana güvenme kıvılcım yeter" diye
sonra eklemiştim bu cümleye; "bilgine güvenme, bir keşif yeter" de olur diye.
hiçbir şeye bel bağlama yani;
ne malına, ne şöhretine,
ne sevdiğine, ne kendine
geçici olan bedenlerde ruhlar kalıcı olsa da;
korkusuzluk; ne olursa olsun, her durumda var olunabileceğini, her şeyin göğüslenebileceğini bilmektir.
psikolojik korku farklı bir konu;
eskilerde okuduğum bir kitaptaki bir hikaye aklıma geldi gerçek. (sanırım "ben değeri tiryakiliği"di adı, yazarını da internetten bulabilirsiniz, üşendim şimi gidip kütüphaneye bakamayacağım, yarın eklerim adını)
zengin bir işadamı, her işte başarılı hayatında mutlu doyumlu sağlıklı vb....
ama sunum fobisi var inanılmaz boyutlarda ama...
psikoloğuna anlatıyor ve derine inince görüyor ki psikolog;
iş adamının korkusu derinlerde, arka planda, background'da
yani servetini kaybetmekten korkuyor ya da başarısız olmaktan,
çünkü o zaman eşinin onu terk edebileceğini düşünüyor, çevresinin gideceğini,
işleri, kariyeri, itibarı, hayatı........
ve psikolog iş adamına soruyor tek tek bu korkusunu yenmesi için;
- servetini, işini, paranı, aileni..... hatta yeteneklerini, bilgini..... hepsini kaybettin ne yaparsın düşün....
- iş adamı düşünüyor ve sonra diyor ki, hımmm bir çay bahçesi açaraım, veya orada çalışırım
- mutlu olur musun
- evet en azından dünyanın sonu değil, yaşama yine tutunurum...
.....
ve sonra, kaybetme korkusunu yenen iş adamı, sunum fobisini de yener.
tabii aklımda kaldığı kadar anlattım ve sonuçta ana fikirde olmasa bile ayrıntılarda hata olabilir aktarırken aklımda kalanları,
ama özeti; psikolojik korkularda bile bizi özgürleştirecek ayrıntılar gizli
psikiyatrik korkudan kastım ise şu;
insan psikoloji bozulunca, patolojik nedenli olarak da korkular üreyebiliyormuş
hayatta korkmadığınız şeyler korkumuz olabiliyormuş
dünyanın en sosyal dışa dönük insanının sosyal fobik olması gibi
zaten psikiyatrik kökenli rahatsızlıkların insanı nasıl başka birine düşündüğü de bilinir
ama bilmeyenler de varsa bilsin
yani; psikiyatrik kökenli olmadıkça
normal sağlıklı insanların korkuları
bir ipucu dediğim gibi,
aşmaları gereken konuları göstermesi açısından.
bir de hiç anlamadığım konu;
insanlar niye korku filmi izlemekten zevk alırlar?!
hadi gerilimli heyecanlı filmleri sevmeyi tabii ki anlıyorum, ben de severdim, belki hala seviyorumdur.
ama korku filmini hiç sevemedim ve anlamadım neyi sevilir yaaa...
belki de insanlığın hepimizin her insanın bilinçaltında, yani atalarımızın taa ilk insanlardan beri, korkuları çok olduğu için; kendilerini korumları için de; bu duyguyu da yaşamak istiyor insan zihni...
neyse, yine uzatmayım, konudan konu doğurmayalım, bu konuyu başka bir tartışmalı yazıda ele alalım.
korkudan kaygıdan da uzak olalım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder